Bilim insanları, neden Mars’taki ilk astronotların hepsinin kadın olması gerektiği sonucuna vardı?

2030’larda ilk astronotları Mars’a yollama amacıyla NASA ve SpaceX çalışmalarını sürdürürken, Kızıl Gezegen’deki ilk ekibi seçmek için de bir araştırma yapıldı. Mars’a gidecek ilk mürettebatın tamamen kadınlardan oluşabileceği bilimsel dergi Scientific Reports’ta yayımlanan araştırmada ifade edildi.

Mürettebatın tamamen kadınlardan oluşmasının avantajlarını inceleyen Fransa’daki Mekansal Fizyoloji Tıp Enstitüsü’nden Jonathan P. R. Scott’un liderliğindeki uluslararası araştırma ekibi oldu.

Uzun uzay görevlerinde erkek ve kadınların tahmini oksijen tüketimine, toplam enerji harcamasına, karbondioksit ve ısı üretimiyle su gereksinimlerine analizde odaklanıldı.

Erkek astronotların vücut boyutlarının tek başına tüm bu ölçümleri büyük ölçüde artırabildiği anlaşılmış oldu.

Buna göre erkeklerde toplam enerji tüketiminin yüzde 30, oksijen tüketiminin yüzde 60, karbondioksit üretiminin yüzde 60 ve su ihtiyacının yüzde 17 arttığı görülüyordu. Genel olarak çok daha iyi ölçümlere sahip olan ise kadın astronotlardı.

Mesela, kadınların beslenme gereksinimi ve oksijen tüketiminde yüzde 41’e varan bir azalma ABD’deki bir erkek ve kadının ortalama boyu göz önüne alınarak yapılan bir hesaplama ile tespit edildi. Üstelik kadınlar söz konusu olduğunda  Mars’ta kurulması planlanan yaşam alanı modüllerinin daha küçük olması da mümkün.

Bunlar göz önüne alındığında verilerin, tamamı kadınlardan oluşan ekiplerin ilk Mars görevinde avantajlı olabileceğini gösterdiği belirtiliyor.

Diğer yandan, Scott ve ekibinin kadınlardan oluşan mürettebata dikkat çektiği bu araştırma, türünün ilk örneği değil.

NASA’nın 1950’lerde Özel Yaşam Bilimleri Komitesi’nin üst düzey yetkilileri de kadın astronotların avantajlarına vurgu yaparak bir tartışmanın fitilini ateşlemiş oldular. O dönemde kadınların vücutlarının daha hafif olduğuna, daha az oksijen ve daha az kalori gerektirdiğine, ağırlık ve kaynak tasarrufu sağladığına, kalp krizi geçirmeye erkeklerden daha az eğilimli olduklarına dikkat çekilmişti.

Ayrıca kadınların üreme sistemlerinin de radyasyondan daha izole olduğu vurgulanmıştı. Zira uzmanlara göre erkeklerin testislerinin dışarıda olması radyoaktif ortamlar için iyi değil.

Diğer taraftan 1950’lerde daha kuvvetli olan cinsiyet eşitsizliği nedeniyle ABD’de uzay görevleri çoğunlukla erkeklerden oluşuyordu.

Uzay’a giden ABD’li ilk kadın olan Sally Ride, bu görevi ancak 1983’te yapabildi. Sovyetler Birliği astronotu Valentine Tereşkova’nın dünya genelinde uzaya çıkan ilk kadın olduğu biliniyor. Bu görevi Tereşkova, 1963’te yapmıştı.

Dijital Gündem

BEDAVA
İNCELE