Amerika’da bir mahkeme “Yapay zekanın ürettiği eserlerin telif hakkı olmadığına” hükmetti. Olay şöyle gelişti: Stephen Thaler isminde bir kişi, “Yaratıcılık Makinesi” isminde bir yapay zeka sistemi geliştirdi ve burada “Cennete Son Giriş” isimli görseli tasarlattı.
Tasarlanan görselin telif haklarını tescil ettirmek için de Telif Hakkı Ofisi’ne başvurdu ve başvurusunda eserin ‘bir bilgisayar algoritması tarafından oluşturulduğunu’ belirtti.
Telif Hakkı Ofisi, eserin “insan tarafından oluşturulmadığını” belirterek, başvuruyu reddetti ve telif hakkının yalnızca insanlar tarafından oluşturulan eserleri koruduğunu belirtti.
Thaler, olayı mahkemeye taşıdı. Mahkemeye yaptığı itirazda, eserin “bir yapay zeka tarafından otomatik olarak üretildiğini” ve “geleneksel insan yazarlığının eksik olduğunu” teyit etse de yapay zekanın eser sahipliği kriterlerini karşılayan durumlarda yazar olarak kabul edilmesi gerektiğini savundu. Ancak Mahkeme, sonuç olarak Amerika telif yasalarının sadece “insanların yarattığı eserleri koruduğunu” belirterek davayı reddetti.
Fotoğraf makinesinin çektiği fotoğrafta telif var, yapay zekanın oluşturduğu görselde neden yok?
Mahkemenin gerekçesinde aslında güzel tartışmalar mevcut. Mahkeme kararında, telifin ‘insan yaratıcılığını koruduğunu’ belirttikten sonra, fotoğrafların da aslında bir cihaz ile çekildiğini söyleyerek bunun tartışıldığı başka bir mahkeme kararına atıf yapıyor. Buna göre, fotoğrafların sadece bir cihazın önündeki bir görüntüyü yeniden üreten mekanik bir aygıttan çıkmasına rağmen, fotoğrafın fotoğrafçının “konuyu kameranın önüne koyma, kostümü, perdeleri ve diğer çeşitli aksesuarları seçme ve düzenleme, konuyu zarif hatlarla sunmak üzere düzenleme ve yerleştirme, ışığı ve gölgeyi düzenleme ve yerleştirme, istenen ifadeyi önerme ve çağrıştırma ve böyle bir düzenleme, düzenleme veya temsil ile beraber” genel görüntüyü oluşturduğunu bu nedenle yaratcılık içerdiğini belirtiyor. Yani kısacası, mahkeme insanın, eserdeki nihai yaratıcılığı, kontrol ve katılımın, eserin telif hakkında belirleyicilik teşkil ettiğini söylüyor.
Ülkemizdeki mevzuat da aynı şekilde eser olma için “sahibinin hususiyetini taşıma” şartını arıyor, yani yapay zekanın ürettiği eser, onu geliştirenin değil, kendi öğrendiklerinin hususiyetini taşımalı. Ek olarak, yapay zekanın hak sahibi olup olmayacağını da tartışmak gerekir ki, hukukumuza göre sadece gerçek veya tüzel kişiler hak sahibi olabilir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun mantığına göre, eserleri gerçek kişiler meydana getirir, tüzel kişiler de mali hakların sahibi olabilir. Sonuç olarak, yapay zekanın meydana getirdiği bir eserin hak sahibi olabilmesi için önce bir kişilik tanımı yapılması, ardından telif hakları yasalarında değişiklik yapılması gerekir.
Yapay zekanın telif hakkına sahip olmaması ne anlama geliyor?
Bu durumda, yapay zekalı yazılımların ürettiği eserlerin yasal bir koruması mevcut olmuyor. Yapay zeka, hak sahibi olamadığına göre, bu hakları devredemeyecek de. Kısacası, yapay zeka ile üretilen yazı, içerik, görsel, video, öykü, şiir ve aklınıza hangi eser türü gelirse gelsin, hiç biri telif hakkına konu olamayacak. Dolayısıyla, bu eserleri yapay zekalı yazılımlarla üretip ticari veya kişisel hangi amaçla olursa olsun korumak isteyenler de bekledikleri korumayı elde edemeyecek. Sonuç olarak, bu durumdan çok büyük bir sektör maddi olarak istedikleri beklentiyi ve korumayı sağlayamıyor olacak, en azından yeni yasal modeller belirlenene ve düzenlemeler yapılana kadar.
(Yazıyla ilgili görüş ve düşüncelerinizi [email protected] adresine göndererek yazarımızla paylaşabilirsiniz.)